DİLİM VARMIYOR

Yalanlar üstüne hayat kurana
Merhaba demeye dilim varmıyor
Çakallar yurduna kafa yorana
Merhaba demeye dilim varmıyor

Yalanı süsleyip doğru diyene
Helâlı unutup haram yiyene
Kula kulluk edip boyun eğene
Merhaba demeye dilim varmıyor

Bir kuruşa alıp ona satana
Ticaret bu deyip hava atana
Haksız kazancına kazanç katana
Merhaba demeye dilim varmıyor

Temizi giyince kirli bedene
Kokuyu alınca önde gidene
Mazlumu görünce zulüm edene
Merhaba demeye dilim varmıyor

Garibe namustan vaaz verene
Kendine gelince helal görene
Komşunun evine gizli girene
Merhaba demeye dilim varmıyor

Vermeye gelince eli sıkana
Almaya gelince yuva yıkana
Kılıflar uydurup kulplar takana
Merhaba demeye dilim varmıyor

Erol ÇELİK-ALİAĞA

ZORLU YOL

Ya bismillah dedim çıktım
Doğru yolu bulacaktım
Acı duydum çile çektim
Zorlu yollar yordu beni

NEFES ALMAK İSTİYORUM

Haykırışım buradan size
Nefes almak istiyorum
Kulak verin bir kez bize
Nefes almak istiyorum

BAYRAMI UNUTTUK BAYRAM GÜNÜNDE

BAYRAMI UNUTTUK BAYRAM GÜNÜNDE

Erciş depreminin ardından altı ay geçti. Bu altı aylık zaman diliminde yürekleri dağlayan acılar yazıldı çizildi, yeni projeler ortaya kondu, dertlere derman arandı. Herkes kendisince üzerine düşeni yapmaya çalıştı. Yapanlar oldu, yapamayanlar oldu. Zaman zaman münferit nahoş olaylar olsa da insanlar Erciş-Van için bir araya geldi, kenetlendi. Sanırım hiçbir doğal afette bu kadar güçlü bir kenetlenme olmamıştır.

Sordum haralısan dedi Erdişli.

Beyaza bürünmüş, kaşları kara
Sordum haralısan, dedi Erdiş’li
O gözleri açtı gönlüme yara
Sordum haralısan, dedi Erdiş’li

ERCİŞ'İM

Coşsun Balık Bendi yine gidelim
Boynumuzu bükük koyma Erciş’im
Semaver kuralım, sohbet edelim
Boynumuzu bükük koyma Erciş’im

VELİ EMMİ

Bazı Sımalar varki; sağlığında sevenleri tarafından yalnız bırakılmadığı gibi Öldükten sonrada kolay kolay unutulmaz. Menkibeleri, hoş sohbetleri, fıkraları, dilden dile dolaşır. Bu sımalardan biriside yakın zamanda kaybettiğimiz Veli Emmi’dir. Tarih 28.11.2007 yerel gazetelerde ve internet sayfalarında O’nun ölüm haberini okuduk:

Erciş'ten bir haber bekliyom senden

Diyar diyar gezdim, gurbet eldeyim
Sıladan bir selam bekliyom senden
Salmazsan haberi nerden bileyim
Erciş’ten bir haber bekliyom senden

 

Mahşerde hesabı sorulur senden

Zalimle dost olup şeytana kanma
Mahşerde hesabı sorulur senden
Yaptığın yanına kâr kalır sanma
Mahşerde hesabı sorulur senden

Görmeyin Dostlar

Kapattım kapımı bugün sizlere
Gelip de halimi görmeyin
dostlar
Veda ettim bugün ela
gözlere
Kan çanak içinde görmeyin
dostlar

Del dedin dağları deldirdin gönül

Ferhat’ın eline verdin küreği
Kaz dedin dağları kazdırdın gönül
Şirin için atar Ferhat yüreği
Del dedin dağları deldirdin gönül

GÖNLÜM ERCİŞ’TE


Sordunuz nerdeyim, cevap vereyim
Bedenim İzmir’de gönlüm Erciş’te
Özüm Purul’dandır haber vereyim
Bedenim İzmir’de gönlüm Erciş’te

EMRAH’I GÖRDÜM


Bir hayal kurdum da geçmişe daldım
Vardım da Erciş’e Emrah’ı Gördüm
Bir Fatiha okuyup kabrine geldim
Yanında yatıyor Selbiyi gördüm

GÜLÜ SİVAS’IN

Yıllar önce internet yoktu. Gazete sayfalarında şiirlerini okuduğumuz genç şairlerle bir şekilde tanışır mektuplaşırdık. O zamanlar Sivas Cumhuriyet Üniversite’sinde memur olan Hasan Basri Güngör’le tanıştım bir süre mektuplaştık. Sonra bağımız koptu. Hasan Basri’ye yazdığım bir mektubuma şiir eklemiştim işte o şiirim.

ÇEK GİT AYNA

Çek git önümden, bakamam sana
Sen gerçek yüzümü söyleyen ayna.
Ben beni değil, sensin beni bana
Ruhumu okuyan anlatan ayna...

SELAHATTİN KOŞAR’A


Geçmişi bu güne, yeni nesile,
Belgeli, kayıtlı taşıyor Koşar.

KULLAR BOZUKSA

Zaman mı bozuldu biz mi bozulduk
Suçu ne zamanın
, kullar bozuksa
Tertemiz suları çamurlu bulduk
Suçu ne suların kullar bozuksa gülü

YORULDUM

Menzilime varam dedim varamadım
Yol bitmiyor ben yoruldum gidemem
Muradıma erem dedim eremedim
Yol bitmiyor ben yoruldum gidemem

ERİK DEĞDİREN

Birazı ciddide birazı şaka
Bu yaz yine olduk Erikdeğdiren
Gözümün içine hem baka baka
Yüzüme dediler Erikdeğdiren.

YAZAMIYORUM

Anlatmak istiyorum,
Anlatamıyorum…
Yazmak istiyorum,
Yazamıyorum.
Aldım mı kalemi elime,
Susuyorum.

DEPREM

Mevsim sonbahardı önümüz kıştı,
Yer göğe yükseldi gök yere düştü.
Bu muydu kıyamet bu nasıl işti?
Boynumuzu bükük koydu bu deprem

SEVDAMIZ SANA

Gurbetteyiz ama, düşmezsin dilden,
Sevgiyi biliriz anlarız halden.
Kıskanır ya bülbül dikeni
gülden,
Tek
gülümüz sensin, sevdamız sana.