VELİ EMMİ

Bazı Sımalar varki; sağlığında sevenleri tarafından yalnız bırakılmadığı gibi Öldükten sonrada kolay kolay unutulmaz. Menkibeleri, hoş sohbetleri, fıkraları, dilden dile dolaşır. Bu sımalardan biriside yakın zamanda kaybettiğimiz Veli Emmi’dir. Tarih 28.11.2007 yerel gazetelerde ve internet sayfalarında O’nun ölüm haberini okuduk:

Veli Emmi... Erciş'imizin neşe kaynağı, Ünlü siması Veli emmi… Toprağa verilen sadece bedenindir… Menkibelerin, fıkraların, hoş sohbetinle sevenlerinin arasında hep yaşadın, yaşamaya devam edeceksin... Gün olacak dağlarda avcılığın, gün olacak şehirde çelikliğin konuşulacak Veli Çelikezen.
Sene 1981, aylardan Eylül, günlerden pazartesi, Hürriyet Gazetesinin iç sayfasında bir haber çıkar. Bu haberi yazan Fevzi YÜZBAŞIOĞLU’dur. Şöyle bir başlık atmıştır: İran- Irak savaşı sebebiyle Türkiye’ye sızan Sarı Kurtlar Erciş’in Çelebibağı beldesinde yüzelli büyük baş, ikiyüzelli küçük baş hayvanı telef etmişlerdir.
Bu konu Genelkurmay’ın dikkatini çeker ve Erciş Garnizon Komutanı Niyazı Albay’dan gerekli bilgiyi ister. Böyle bir durum varsa gerekli müdahale yapıldı mı? Yapıldıysa detaylı bilgi istenir. Garnizon Komutanı Niyazı Albay; Erciş Jandarma komutanı Mehmet Ali Siyes ve Erciş Kaymakamı Osman Demir’i bu konuda bilgilerini almak için davet eder. Haber kaynağı Veli Emmi’dir. Haber verilir Veli Emmi’ye. Veli Emmi Mutlaka yapılacak demir işleri vardır diyerek sevinerek gider.
Hoşbeşten sonra Garnizon Komutanı Veli Emmi’ye sorar: “Veli Emmi şu Sarı Kurtları anlat bakalım”
Veli Emmi: “Hangi Sarı Kurtlardan bahsediyorsun Albayım? ”
Yüzbaşı Mehmet Ali Siyes:”Hanı şu Irak’tan Türkiye’ye geçen Sarı Kurtlar varya, onlardan bahsediyoruz.”
Veli Emmi: “Kumandan efendi, Alah senden razı olsun, ben avcı olmakla hata mı ettim? Hangi dere yatağında, hangi taş dibinde kurt varsa benim ondan haberdar olmam mı gerekiyor? ”
Kaymakam Osman Bey: “ Veli emmi sen demişsin ya… Gazete de yazıyor işte: İran-Irak savaşı nedeniyle Irak’daki kurtlar Türkiye’ye geçmiş.
Veli Emmi: “Kaymakam Bey; Allah senden razı olsun, ben gazeteden anlamam. Okur yazarımda yoktur ama ilmihalde yazıyorsa doğrudur.”
Veli Emm’ye çay kahve içirdikten sonra jiple çarşıya götürürler, Mehmet Durmuş’un dükkanının önünde indirirler. Veli emmi’nin suratı asıktır. Mehmet Durmuş sorar: “ Veli Emmi hayırdır, ne oldu? ”
Veli Emmi: Ne olsun. Bu Osman Efendi’nin oğlu Fevzi varya, gitmiş gazeteye benim adımı yazmış. Kumandanlar beni çağırdılar, bir sürü soru sordular”
Mehmet Durmuş: “ neyse Veli Emmi gel bir çayımı iç”
Karşılıklı birer çaydan sonra Veli Emminin morali düzelir “Haydi Allah’a ısmarladık kardeşimin oğlu der ayrılır. (1)
Veli emmi Avcıydı dedik …. Avcı Veli Emmi’nin fıkraları da avcılık üzerine…
Erzurum’ un köylerinden birinin bostanlarına bir ayı dadanmış. Her şeyi yiyip bitiriyormuş. Köylüler her yolu denemelerine rağmen ayıyı yakalayamamışlar. Ne ederiz, ne yaparız,başka yolda kalmadı diye düşnürlerken birisi ortaya çıkmış 'Bir yolu var' demiş. Benim asker arkadşım Erciş li Veli dayı bu ayıyı yakalar.
Veli dayıya haber salmışlar. Veli dayı silahını kuşanmış yola koyulmuş. tam köye gireceği sırada ayı ile karşılaşmiş. Ayı Veli dayıyı tanımış. 'Oooo Hoş geldin Veli dayı,hayrola ne işin var buralarda' diye sorunca Veli dayı ' ne işim olacak, seni vurmaya geldim. sen adamların bostanını talan etmişsin. kurtuluşun yok' demiş.
Ayı:” E be Veli Dayı Allah sennen razı olsun, sen Ercişli ben Ercişli bostansa Erzurum un bostanı, sana ne oli' demiş
Birkaç ağızdan dinledikten sonra, bu cümlelerle anlatmaya çalıştığım fıkrayı Araştırmacı yazar Selahattin Koşar daha farklı anlatır.:
Veli Emmi boş vakitlerinde avcılık yapan ve attığını vuran bir insandır.Bu yüzden Erciş ve çevresinde iyi bir avcı olarak nam yapmıştır. Bir süre bir işletmede çalışır. Sonra o işletmenin kapatılması üzerine tayını Erzurum ilinin bir ilçesine çıkar. Orada da avcılığını devam ettirir. Kısa bir müddet sonra da Veli Emmi’nin iyi bir avcı olduğu o yörede duyulur.
Veli emmi o ilçede görev yaparken bir ayı yöre halkının bahçelerine girer, meyvelerine ve koyunlarına zarar verirmiş. Ne tedbir alırlarsa da ayıdan bahçelerini, koyunlarını kurtaramazlar. Sonunda ilçe halkı toplanır, ileri gelen büyüklerini namını duydukları veli Emmi’ye gönderirler. Onlarda Veli Emmi’yi bularak dertlerini anlatırlar:
-Veli Emmi, ilçemize bir ayı musallat olmuş, herkesin bahçesine giriyor, meyvelerin koyunlarına zarar veriyor. Ne yaparsan yap bu ayıdan bu halkı kurtar, diyerek rica ederler. Veli Emmi ilçe halkının ileri gelenlerini dinledikten sonra düşünür, taşınır ve sonunda onları kırmayarak silahını kuşanır, ayının bulunduğu mevkiye gelir. Ayıyı aramaya başlar. Çok zaman geçmeden Veli Emmi ile ayı karşı karşıya gelirler. Ayı Veli Emmi’ye, Veli Emmi de ayıya uzun uzun bakar. Veli Emmi ayıya acır. Ama ilçe halkına söz verdiği için sözünden de geri dönmez. Silahını kaldırıp ayının anlının tam ortasından vuracağı zaman ayı dile gelir:
-Ula Veli, ben senin bahçene girmedim, koyununu da yemedim… Sonra sen Ercişli ben Erzurumlu… Ne istiyorsun benden? Bırak yoluma gideyim, der.
Veli Emmi ayıyı haklı bulur, geri döner. Köylüler Veli emmi’yi heyecanla beklemektedirler. Vel Emmi eli boş dönünce merakla sorarlar. Veli Emmi de ayı ile aralarında geçen konuşmadan bahseder ve bu işten affını ister. (2)
Veli Emmi dedik. O hem Veli Emmi dir, hem Veli dayıdır. O Veli Çelikezan’dir.
Avcı Veli Dayı ile, avcı Celal avdan dönerler. Kahveye girmek üzereyken Celal Veli’ye “ Sen git ben tuvelete gidip geleyim” der. Veli kahveye girer, içerdekiler “Eee Veli anlat bakalım bugün neler vurdun? ” Veli Dayı hazır Celal yokken:”Vula arhadaş, bahtım karşımda bi Davşan duri. Kurtulur mi Veli’den, üstelik çoh yahun. Yaradana sığındım, Tüfengimi doğrulttum, nişanımı aldım, tam hayvanın iki kalının arasından nece çakdımsa”, Bu arada içeri giren Celal’ı görünce yalanı ortaya çıkacağı anlar ve “Tüh vula, meredi mende vuramadım” der. (3)
Hoş sohbet Veli Emmi… Avcıların kralı Veli Emmi. Seni birde Araştırmacı yazar Cengiz Alper’den dinleyelim:
Veli Dayı’yı bir gün çarşıda, elinde küçük bir paketle yürürken gördüm.Aramızda, aramızda ayak üstü şöyle bir konuşma geçti:
“-Veli Dayı, hayırdır nereye böyle? ”
“-Sebze haline gidirem Cengiz bey…”
“-Elindeki nedir öğle? ”
“-Söylemesi ayıp, peynir almıştım, evde beğenmediler, gidirem geri verim…”
“-Nesi varkı, peynirin neyini beğenmediler? ”
Veli Dayı yüzünü buruşturup önce bir iç geçirdi. Sonra elindeki peyniri bana doğru uzatıp, hafif bir öfkeyle:
“-Yahu Cengiz Bey, inan et, Urusta iman var bunda yoğ…” (4)
Veli Dayı, Veli Emmi mekanın Cennet olsun. Bedenin aramızdan ayrılsa da hoş sohbetinle hep aramızda olacaksın…

(1) Mehmet Durmuş Nami diğer Kral Mehmet Kişisel web sitesi (http://www.kral.blogcu.com/16086711)
(2) Dünden Bu Güne Erciş- Selahattin Koşar- sayfa 254
(3) Bütün Yönleriyle Tarih ve Kültür Hazinesi Erciş- Celal Gazioğlu-sayfa 504
(4) Erciş Belediyesi Bülteni- Cengiz Alper- sayı:7 sayfa:99

Erol ÇELİK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder